POZİTİF BARIŞ İÇİN SÜREÇ VE YÖNTEMLER

Barış çalışmalarında çatışma dönüşümü kuramının bir diğer öncüsü Adam Curle için bu sürecin başlıca aşamaları; araştırma ve eğitim, savunuculuk, arabuluculuk/uzlaş(tır)ma ve barış odaklı gelişimdir. Pozitif dönüşüme dair çalışmalar, şiddetin veya çatışmanın mevcut seyrine bağlı olarak farklı türde faaliyetlerle şu aşamalara odaklanır:

Eğitime yönelik faaliyetler ve savunuculuk: Eğitim doğrudan, yapısal, kültürel ve ekolojik şiddete ve şiddetsizliğe dair farkındalığın arttırılmasını (eşitsizlik, ayrımcılık, vb); katılım ve dönüşüm kapasitelerinin geliştirilmesini (bilgi, beceri, ortak çalışma kültürü gibi) hedeflerken, savunuculuk faaliyetleri çerçevesinde yer alan şiddetsiz mücadeleler (örn. toplumsal adalet mücadelesi) çatışmanın dönüşüme imkan tanıyacak biçimde görünür kılınabilmesini sağlar ve çatışmanın şiddete dönüşmesini engellemek açısından önemli görülür. Bu faaliyetler özellikle çatışmanın tarafları arasında güç eşitsizliğinin bulunduğu durumlarda pozitif barışın inşası açısından elzemdir. Eşitsizliğe tabi olan taraf(lar)a ses verilmesini ve onların güçlendirilmesini sağlar.

Arabuluculuk ve uzlaştırma: Artan farkındalık ve dönüşüm kapasiteleri yoluyla güçlenme, arabuluculuk ve müzakere yöntemleri ile diyalog ve uzlaşmanın yolunu açar. Öte yandan, barışın inşası açısından önemli stratejiler arasında yer alan bu yöntemlerin ancak çatışma tarafları arasında güç eşitliğinin sağlanmasından sonra, tarafların eşit olarak hareket ettiği bir ortamda uygulanması ile olumlu sonuçlar verdiğini de vurgulamak gerekir. Taraflar arasında eşitsiz ilişkilerin sürdüğü bir ortamda, arabuluculuk mekanizması eşitsizliği yeniden üreten, dezavantajlı grubu ya da kişiyi aynı eşitsiz ilişkiye mahkum eden bir biçimde de sonuçlanabilmektedir. Keza, devletlerarası hukukta dahi, arabuluculuk mekanizması daha güçlü devletin tekliflerinin onaylanması biçiminde işleyebilmektedir.

Barış odaklı gelişim, yukarıdaki aşamalar temelinde, çatışma yaratan ilişkilerin ve eşitsizliklerin (doğrudan, yapısal, kültürel, ekolojik boyutlarıyla) farklı kişiler, gruplar ve uluslar arasında barışçıl bir yaşamı sürdürülebilir olarak sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmasına odaklanır. Bu dönüşüm çerçevesini detaylandıran Maire Dugan, çatışmanın yapısal-sistemik bileşenlerine dikkat çeker ve çatışma yaratan konuyu, taraflar arasındaki ilişkiler içinde, bu ilişkileri ise daha geniş alt sistemler ve nihayetinde toplumun genelini kapsayan makro sistem içinde konumlandırır. Buna göre, yalnızca çatışmanın konusuna ve taraflar arası ilişkilere değil, ara kademe olarak görülen alt sistemleri, yani kurumları da içine alan barış inşası faaliyetleri daha başarılı sonuçlar vermektedir, çünkü çatışma konusunun, taraflar arasındaki ilişkilerin ve daha geniş yapısal-sistemik sorunların bir arada ele alınabilmesini sağlamaktadır. Örneğin, ayrımcılığın önlenmesini amaçlayan 15-18 yaş arası gençlere yönelik bir faaliyette, okulların resmi olarak bu sürece dahil edilmesi daha yüksek bir pozitif dönüşüm kapasitesini beraberinde getirecektir. Nihai amaç, üst düzey karar alıcılardan orta düzey fikir önderlerine ve taban örgütleri ile yerel liderler aracılığıyla halka uzanan ölçekte, çatışmadan etkilenen tüm tarafların, özellikle de dışlanmakta olan, eşitsizliğe tabi kesimlerin çok katmanlı katılımını sağlayacak, kapsayıcı ve uzun vadeli bir pozitif dönüşüm süreci oluşturmaktır.