Pozitif barış, insanın diğer insanlarla/ gruplarla ve çevresiyle ilişkilerinde düşünsel/zihinsel, bedensel ve kültürel/ söylemsel anlamda tüm potansiyeline ulaşmasını ve bu potansiyeli gerçekleştirmesini hedefler. Hem çatışmanın hem de pozitif dönüşümün değişmez öznesi insandır ve aktif katılım dönüşüm sürecinin anahtarıdır. Bu kuramsal çerçevede şiddet kavramı, çatışma kavramından keskin çizgilerle ayrılır. Çatışma insanlararası tüm ilişkilerde olağandır; değişim ve gelişim ihtiyaçlarına işaret eder ve yapıcı yöntemlerle ele alındığında pozitif bir dönüşüm yaratır. Şiddetin önlenmesi ve çatışmaların dönüştürülmesi ve bu dönüşümü sağlayacak farkındalık, bilgi ve becerilerin kazanılmasına yönelik pratikler pozitif barış çalışmalarının temelinde yer alır. Şiddetin ve çatışmanın farklı biçimleri ve düzlemleri ele alındığında, barış bir varış noktasından ziyade uzun vadeli, süregiden ve mücadele gerektiren bir süreçtir. Bu süreçte insan hakları, demokrasi, katılım, sosyal adalet ve bunları mümkün kılan değerler (farklılıklara saygı, karşılıklı anlayış ve empati, dayanışma gibi) başlıca çalışma odaklarını oluştururken, şiddetsizlik, diyalog, işbirliği ve ortak hareket pozitif dönüşümün temel bileşenleridir.